Türkiye'nin Yeni Krizleri: İran, Suriye ve PKK

-
Aa
+
a
a
a

26 Ocak 2006Nizam Mardini

- Bu noktada ilk dikkat çeken husus, Recep Tayip Erdoğan hükümetinin bu krizle abartısız veya hafife almaksızın kurduğu ilişki.

Şöyle ki Erdoğan hükümeti, bölgesel meselelerin hassasiyetinin ve münasip önlemler alabilme kapasitesinin kendi ehliyetinin güçlü garantisi olduğunun idrakinde.. Zira Türkiye'nin İran'la olan ticaret hacmi, 4 milyar dolara ulaşmış durumda. Bunun yanı sıra Tahran'ın Batı tarafından askeri operasyon veya yaptırımlarla tehdit edilmesi, petrol fiyatlarının 100 doların üzerine çıkmasına sebebiyet verecek ve bu durum Türk sanayisine hayati ihtiyaçları içinde bir çok zarar verecektir.Erdoğan hükümetinin Irak'taki siyasi gelişmelerin seyrini, Şam ile Washington arasında süren gerginliğin geleceğini ve bunun Lübnan iç şartları üzerindeki yansımalarını teyit ettikten sonra, İran krizine yönelik nihai tutumunu belirlemesi beklenmekte. Şöyle ki, Ankara bütün bu gelişmeleri yoğun biçimde takip ediyor. Ayrıca hali hazırdaki bütün sorunların çözümü için aşırı ve kışkırtmacı tutumlardan kaçınılmasının ve uluslararası toplumla işbirliği yapılmasının zorunluluğu hususunda ikna etmek için Şam ve Tahran başkentleriyle diyaloğunu sürdürüyor.Ortada tıpkı Hindistan ve Pakistan arasında yaşandığı gibi İran'la nükleer yarışa çekmek için farklı araçlarla Erdoğan hükümetini provake etme amaçlı Washington ve Telaviv desteğiyle yapılan girişimler olduğu doğru. Yalnız bölgedeki nükleer İran tehlikesine karşı koyabilecek tek ülkenin Türkiye olması itibariyle İsrail ARO füzeleri ve Avax uçakları da dahil gelişmiş silahlar satarak Amerikalıların ve İsraillilerin Ankara'yı yanlarına alma çabası içinde oldukları da doğru.Bu eğilimlerin arka planında Türkiye, Tahran ve Batılı başkentler arasında devam eden krizin geleceği, etraflı bir tartışmaya sahne oluyor. Medya ve siyaset çevreleri, Erdoğan'dan İran'a karşı Washington ve Batılı başkentlerle işbirliği ve eşgüdümden kaçınmasını istiyorlar. Zira Sünni direniş sebebiyle Irak'taki güvenlik şartları üzerinde kontrol kurmakta başarısız kalan Washington'un Irak'taki Şiileri İran'la bir kriz patlatmaya çağırması mümkün değil. Fakat Erdoğan'ın Amerikan-İsrail baskılarından etkilendiği görülüyor. Erdoğan, özellikle de Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve askeri olarak iç ve dış platformda ABD'ye ihtiyacının sürmesi açısından şu dönemde Washington'la ilişkilerinde kriz istemiyor.Ankara hala dış mali desteklere muhtaç. Bu yıl zarfında dış borçlarından önemli bir meblağ ödeyecek. İçerden ve dışarıdan 124 milyar dolarlık bir krediye ihtiyaç duyuyor. Ayrıca önümüzdeki yıl kendisini cumhurbaşkanlığına aday göstermeye hazırlanan Erdoğan, ABD ve Avrupa desteğinin, Türkiye içinde ordu ve laik güçlerle ilişkilerinin gerginleşmesi durumunda baş vuracağı yedek bir güç olacağı görüşünde.Amerika'nın Avrupa Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Orgeneral Charles Wald'in son Ankara ziyareti, Türk-Amerikan ilişkileriyle ilgili bu ayrıntıların geneli içinde taşları yerli yerine koymak bağlamında gerçekleşti. Bu ilişkilerin işaretleri, kendisini oldukça zor tercihler karşısında bulacak olan AKP hükümetinin dış politikasındaki yansımalarıyla birlikte önümüzdeki birkaç hafta içinde açığa çıkacaktır. Zira AKP hükümeti ya stratejik işbirliği ve diyalog içine girerek bu koalisyonun yükünü ve sorumluklularını taşıyacak ya da Türk hesapları ile ABD'nin Suriye ve İran'la ilgili talepleri arasında bir denge kurmak için hali hazırdaki üslubunu sürdürecek. Bilgiler, Washington'un Irak'a müdahale etmesi yanı sıra Lübnan'daki son olaylarda rolü ve sorumlulukları bulunmakla suçladığı Suriye'ye karşı ortak işbirliği yönünde bir Amerikan ısrarından bahsediyor. Ayrıca Washington, Ankara'dan, Hizbullah'ın Lübnan üzerinden İsrail'e tehlike oluşturması sebebiyle ABD ve İsrail'i endişelendiren İran rolüyle mücadele için Irak'taki olayların akışında daha etkin ve faal başka roller üstlenmesini istiyor.Hal böyleyken Irak'taki Türk ekonomisinin rolü artıyor. Irak ve Amerikan ordusu ihtiyaçlarının çoğunluğunu, Irak 'Kürdistan'ının ihtiyacının yüzde 90'ını karşılayan Türkiye'den alıyor. Ayrıca Türk iş adamları oradaki kalkınma projelerinin yüzde 90'ını almış durumdalar. Geriye Ankara'nın Washington'la pazarlıklarındaki ana konu maddesi PKK dosyası kalıyor. ABD bu konuda Türkiye'ye yardımcı olma noktasındaki dürüst eğilimini ispatladığı vakit, Erdoğan açısından Suriye ve İran da dahil başka konulardaki Amerikan taleplerine yanıt vermesi daha da kolaylaşacaktır. Üstelik bu iki ülkeye karşı duygusal bir hisler taşısa dahi..Bir başka ifade ile Erdoğan, birinci derecede PKK dosyasının kapatılmasına odaklanan Türkiye'nin, stratejik çıkarlarının yerini alacağı bu duygusal hisleri bırakmak zorunda kalabilir. Bu ise ancak Washington'un desteğiyle gerçekleşebilir.Lübnan'da yayımlanan El Müstakbel gazetesi, 24 Ocak 2006 Arapça'dan çeviri: Halil Çelik